top of page

Hacer'in Hikayesi

Hacer Hanım'ın hikayesi, kızı Gonca Hanım tarafından anlatılmaktadır.

 

“Annem 45 yaşındaydı. Sağlıklı ve ek bir hastalığı olmayan bir kadındı. Bir salı sabahı uyandım ve annemi aradım. Telefonu çaldı ancak kimse açmadı. Endişelenip defalarca tekrar aradım. En sonunda açtığında yerde uyuya kaldığını söyledi. Başının çok ağrıdığını ve uykusunun olduğunu söyledi. Telefonu kapattı. Tuhaf davranıyordu. Apar topar evimden çıkıp annemin yanına gittim. Annemin yüzü ve ellerinde morluklar vardı. Muhtemelen yere düşmüştü ve bir yerlere çarpmıştı. Ancak yerde yatışına baktığımda bunun farkında olmadığını düşündüm. Uykulu gibi görünüyordu fakat bu alışılmışın dışında bir uyku haliydi.


Sanki etrafında neler olduğunun farkında bile değildi.

Konuşması bozulmuştu. Kısa kısa ve anlamsız sayılabilecek şekilde derdini anlatabiliyordu. Midesinin çok bulandığını söyledi. Birkaç saat boyunca bu hali devam etti. Ben de yanında bekledim. Ateşi vardı. Birkaç saat sonra biraz daha kendine geldi. Ama yemek yemesini istediğimde yemek yiyemedi. Bütün bunlardan dolayı akşam vakti hastaneye gittik. Kanları alındı ve beyin görüntülemesi yapıldı. Akciğer filmi de dahil olmak üzere her şeyi temizdi.



‘Kanında biraz enfeksiyon olduğu ve bunun o kadar da önemli olmadığı’ söylendi. Biz COVID olup olmadığından şüphelendik ve test yaptırdık. Test negatif çıktı. Ben çok şaşırdım. Nasıl oluyor da bu kadar kötü durumdaki birinin testlerinde anormal bir durum çıkmazdı? Hemşirelere annemin nesi olduğunu sorduğumda hemşire, ‘anneniz biraz nazlı galiba’ diyerek pek de önemsemedi. Ama annem o sırada sedyede resmen acı çekiyordu.


Başının hayatında hiç olmadığı kadar ağrıdığını söylüyor ve kıvranıyordu. Sanki ‘başı yerinden çıkacakmışçasına başı ağrıyordu. Gözlerinin acıdığını söylüyordu. Elleri ve ayakları buz gibiydi. Hatta ağrıdan kusuyordu. Bütün bunlara rağmen hastanedeki müşahede süresi bitince bizi taburcu ettiler. Biz de eve döndük. Evde durumu daha iyi değildi. Yine yemek yemedi ve şikayetleri devam etti. Endişeleniyordum.


Annem iki gün önce bana misafirliğe gelmişti ve sapasağlamdı. Bilinci yerinde, gülüyor, yemek yiyordu. Hiçbir şeyi yoktu. İki gün içinde bu duruma gelmesi beni çok şaşırtmıştı.


Ertesi sabah uyandığında annemin bilinci yine yerinde değildi. Dün onu yerde bulduğum zamanla benziyordu. Kaldırıp tuvalete götürmeye çalıştım. Ancak klozete bile oturamadı. Sandalyeden destek alarak ayakta durabiliyordu. Artık iyice şüphelenmiştim. Kesinlikle bir problem vardı. Hastaneye tekrar başvurmaya karar verdim.



Yeniden acile gittik. Dehşet bir yoğunluk vardı. Doktor bakamadı. Biraz daha iyi olduğunu görünce ve bu sefer yemek de yemeye başlayınca düzeldiğini düşündük. Gece boyunca normaldi. Biraz olsun rahatlamıştım. Hatta gece yanıma gelip ‘yat haydi, sabah uyanamazsın’ bile demişti.


Perşembe sabahı ise annem uyanamadı.

Sabaha karşı bilinci kapanmış. Saat 12’ye doğru ambulans geldi ve annemi hastaneye kaldırdık. Hastaneye gittiğimizde böbrekleri çoktan iflas etmişti. Çoklu organ yetmezliği tablosu başlamıştı. Sorumlu doktor bile bu hasta gece nasıl yemeğini yiyebildi diye şaşırdı. Tam düzeldi sanmışken ve sevinmişken meğer organları iflas ediyormuş. Çok sinsi bir hastalık.


Doktor boynundan anlamış. Kolyesini çıkartmak için hamle yaptığında ensesinin sert olduğunu fark etmiş. Böylece menenjitten şüphelenmiş. Ancak gecikmişti maalesef. Organ yetmezliğinden dolayı kalbi 3 kere durmuş, 45 dakika kalp masajı yapmışlar. Ne yazık ki hayata geri döndüremediler. Cuma günü saat 4.30 civarında annemi kaybettik. Tam bir ay sonra ikinci yılına girecek."

"Eğer belirtilerden biz haberdar olsaydık ve sağlık çalışanları da bu konuda daha fazla farkındalığa sahip olsaydı her şey daha farklı olabilirdi."

 

Menenjit hastalığı öldürücü bir hastalıktır. Aynı zamanda aşılama ve belirtilerini bilmekle beraber de önlenebilir ve yaşam şansının yüksek olduğu bir hastalıktır. Hastaların, yakınlarının ve sağlık çalışanlarının menenjit hakkındaki farkındalıklarının artmasıyla erken tanı mümkün olabilecek ve çoğu kişinin hayatı kurtarılabilecektir.


Hikayesini paylaştığı için Gonca Hanım’a teşekkür ederiz. Kendisine baş sağlığı diliyoruz ve annesi Hacer Hanım‘a saygılarımızı sunuyoruz. Mekanının cennet olmasını dileriz.

232 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page